Ana içeriğe atla

SOSYAL MEDYA / 16 GÜN 16 YAZI

11. güne gelmişiz bile, ne hızlı geçti günler. Hep beraber olmak, aynı sorulara verilen birbirinden farklı cevapları okumak çok güzel gerçekten. Bugünün sorusu şöyle: Sosyal medyanın 3 iyi 3 kötü özelliği hakkında konuşalım mı bugün?

Konuşalım tabii. Hepimizin hayatının bir parçası artık sosyal medya. Oranı kişiden kişiye göre değişir belki ama kesinlikle hem iyi hem kötü tarafı var.

İyi taraflardan başlayalım. Öncelikle iletişim kurmak için çok pratik. İnternetin olduğu her yerde istediğiniz kişiyle konuşabilirsiniz. İkinci iyi tarafı, çok geniş bir kullanıcı kitlesine sahip olması. Haliyle bizim için arkadaş edinmek için bir sürü insan demek bu. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan biriyle evinizdeki koltuktan kalkmadan iletişim kurabilmek mükemmel bir şey. Üçüncü iyi tarafıysa -ki bu bence için en iyi tarafı- anonimliğinizi kendiniz ayarlayabilmeniz. Yani isterseniz sülalenize kadar paylaşırsınız, isterseniz bir takma adla kendi fotoğrafınız olmadan sosyal medyada takılırsınız.

Kötü taraflara gelirsek, mahremiyet gerçekten azalıyor. Anonimliği ayarlayabiliyoruz dedim evet ama ipin ucu kaçtı mı bir daha toparlamak zor. Kendini kaptırınca insan her şeyini paylaşmaya başlayabiliyor. Ya da belli bir takipçi kitleniz varsa bir süre sonra onlar bir sürü ıncık cıncık sorular sormaya başlıyor.

Buradan da ikinci kötü tarafa geçeyim, insanlar sahte kimliklerinin ardına saklanıp istediklerini söyleyebileceklerini düşünüyor. Bu çoğu zaman tatsız durumlara yol açıyor, ayrıca hedef alınan kişiyi psikolojik olarak yıpratıyordur muhtelemen. Bu sorunu hâlâ çözemedik ve bu beni gerçekten şaşırtıyor. Sana hiçbir zararı dokunmamış, hatta senin varlığından haberi olmayan birine durduk yere hakaretler, moral bozucu sözler söylemek kimsenin hakkı değil.

Bir diğer kötü yanı da geniş kullanıcı kitlesi olduğu için hoş olmayan hesaplarla karşılaşabilme ihtimali. Ya da pek iyi niyetli olmayan insanlarla. Sonuçta sosyal medya sanal bir ortam. "Ben Ayşe'yim" diyen biri aslında Mehmet çıkabilir.

İyi yanlarının yanında kötü ihtimaller getirdiği bir şey sosyal medya. Ama iyisiyle kötüsüyle hayatımızın bir parçası. İyi taraflarına odaklanıp kötülerden kaçmaya ve iyilikleri arttırmaya çalışalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Mimi

  Mimleri cevaplamayı hep çok sevdim. Bu sefer de ben bir tane yapayım dedim. Daha önceden birçok kitap mimi yapılmıştır illa ki, benim yazdığım sorulardan birkaçı da onlarda vardır. Ama yeniden cevaplamış olalım. Belki cevaplarımız değişmiştir. 1) Kitaplığındaki en eski kitap Benim kitaplığımda bulunan en eski kitap Fido. Anneme ablaları hediye almışlar 1986 yılında. İlk baskısı 1984'te olmuş, zaten bu kitap da birinci baskıdan. Sayfaları geçen yıllarla iyice sararmış, kapaktan ayrılmış. Ama eski kitaplara has o yoğun kokusunu içime çekmek çok hoşuma gidiyor. 2) Kitaplığındaki en yeni kitap   Ben genelde kitaplarımı internetten sipariş ediyorum ve toplu alıyorum. O yüzden aslında en yeni kitaplarım birkaç tane. Ama ben okumak için en heyecanlı olduğumu göstermek istedim. Çok ümitliyim ve seveceğime eminim.Hazır filminin fragmanı da yayınlanmışken hemen okumak istiyorum. 3) Sana hediye gelen bir kitap Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları benim düzenli kitap okumaya başlamamı sağl

Değişimin İlk Günü

Yeni bir hafta başlangıcı, yeni alışkanlıklar kazanmaya başlamak için harika bir zaman. Benim kazanmak istediğim yeni alışkanlık erken kalkmak. Uykuyu çok seven biri olarak bu benim için çok zorlayıcı bir şey. Gece bir şeyler yapmayı çok seviyorum, sabah uykularını da aynı şekilde. Zaten gece geç yatınca uyanmam öğle saatlerini buluyor. Fakat okul dışında erken kalkmayı başardığım birkaç nadir günde çok mutlu hissettiğimi fark ettim hep. 9'da kalktığımda -ki bu benim için çok erken bir saat- 12'ye kadar çok fazla iş hallediyorum. O üç saatlik zaman dilimi sanki apayrı bir gün gibi. Öğle ezanına kadar ne yapabilirsem en verimli şeyler onlar oluyor, öğleden sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Bugün ise sabah namazına kalktım, yaklaşık 6.20 gibi, ve sonrasında bir daha uyumadım. Namaz, ayılma ve birkaç küçük şeyden sonra 7 gibi günümü başlattım.  Derslerim 9'da başlıyor, yani iki saatim vardı. Önce bir süredir ilgilenemediğim İspanyolca'yla ilgilendim. Birkaç alıştırma yapt

Ağaç Ev Sohbetleri - 58

Merhabalaar! Bu haftanın ağaç ev sohbetleriyle geldim yine. Konusu çok hoşuma gitti, hemen  yazayım dedim. Zaten sevdiğim havalarla ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum, güzel denk geldi. Sevgili Andromeda bulmuş konuyu. Teşekkür edelim ona da bu güzel konu için:) "Hangi mevsimin insanısınız, neden?" Tüm mevsimler çok güzel elbet. İyi ki hepsini yaşayabilen bir ülkedeyiz. Hepsini tadabilmek çok büyük zevk. Yaz olmadan kış, kış olmadan yaz anlaşılmazdı yoksa. Soğuk havalara aşığım. Isınmak serinlemekten daha kolay geliyor bana, üşüdüğümde sırtıma bir hırka alıp sorunu çözebiliyorum ama bir sıcak bastı mı vay halime. Yazı pek sevemiyorum o yüzden. Doya doya dondurma yiyebilme kısmı var ama orası çok güzel. Bir de piknik sezonu açılıyor, pikniğe de bayılırım. İlkbahar da güzel bu arada. Çiçekler, ağaçlar, hayvanlar uyanıyor hep beraber. Yaşam yeniden yüklenmiş gibi olmuyor mu ama? Her yer yeşil yeşil, mis gibi hava, ohhh. Sonbaharı biraz daha fazla severim. Hem yeni bir okul/iş