Ana içeriğe atla

GÜN BATIMI / 16 GÜN 16 YAZI



Gelsin sıradaki sorumuz: Hangisini tercih edersin? Gün doğumu ya da gün batımı ?

Bu, meydan okumada şu ana kadar beni en çok zorlayan soru olabilir. Gün doğumu da gün batımı da çok güzel şeyler. 

Karanlığın, aydınlıkla yavaşça parçalanması, kuşların ötmeye başlaması, doğanın yeni bir güne uyanması ve herkes için yeni bir gün, yeni başlangıçlar, tertemiz bir sayfa açılması. Gün doğumu mucize gibi bir şey.

Ama ben gün batımını daha çok sevdiğime karar verdim. Belki ardından günün en sevdiğim kısmı gece geldiği içindir, bilemiyorum. Güneşin gözden kaybolmaya başlaması, aydınlığını da alıp yavaş yavaş giderken gökyüzünü kızıl-pembe bir renge boyaması, gökyüzünün artık güneş ışıkları ulaşmayan kısmının zifiri karanlığa bürünmesi ve ufakta kaybolan güneşe yaklaştıkça siyahtan sarıya bir renk skalası sunması. 

Her akşam gün batarken gökyüzü rengârenk bir sanat eserine dönüşüyor. Ve ben bu sanat eserinin güzelliği karşısında her seferinde büyüleniyorum.

Yorumlar

  1. Gün doğumunu izlemeye çok şahit olamadığın içindir belki :)
    Sana gün, akşamüstü başladığı içindir bu sevmeler :)

    YanıtlaSil
  2. Gün batımının tonları muhteşem değil de nedir.. Hele bazen pespembe olur..

    YanıtlaSil
  3. Bence de gün batımı. Gün doğumu da muhteşemdir eminim ama Zeynep'in de dediği gibi insan görebildiği şeylere meylediyor, hayal etmek de bir yere kadar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet biraz öyle:) olsun biz de her akşam gün batımı izleriz:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri - 58

Merhabalaar! Bu haftanın ağaç ev sohbetleriyle geldim yine. Konusu çok hoşuma gitti, hemen  yazayım dedim. Zaten sevdiğim havalarla ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum, güzel denk geldi. Sevgili Andromeda bulmuş konuyu. Teşekkür edelim ona da bu güzel konu için:) "Hangi mevsimin insanısınız, neden?" Tüm mevsimler çok güzel elbet. İyi ki hepsini yaşayabilen bir ülkedeyiz. Hepsini tadabilmek çok büyük zevk. Yaz olmadan kış, kış olmadan yaz anlaşılmazdı yoksa. Soğuk havalara aşığım. Isınmak serinlemekten daha kolay geliyor bana, üşüdüğümde sırtıma bir hırka alıp sorunu çözebiliyorum ama bir sıcak bastı mı vay halime. Yazı pek sevemiyorum o yüzden. Doya doya dondurma yiyebilme kısmı var ama orası çok güzel. Bir de piknik sezonu açılıyor, pikniğe de bayılırım. İlkbahar da güzel bu arada. Çiçekler, ağaçlar, hayvanlar uyanıyor hep beraber. Yaşam yeniden yüklenmiş gibi olmuyor mu ama? Her yer yeşil yeşil, mis gibi hava, ohhh. Sonbaharı biraz daha fazla severim. Hem yeni bir okul/iş...

Kitap Mimi

  Mimleri cevaplamayı hep çok sevdim. Bu sefer de ben bir tane yapayım dedim. Daha önceden birçok kitap mimi yapılmıştır illa ki, benim yazdığım sorulardan birkaçı da onlarda vardır. Ama yeniden cevaplamış olalım. Belki cevaplarımız değişmiştir. 1) Kitaplığındaki en eski kitap Benim kitaplığımda bulunan en eski kitap Fido. Anneme ablaları hediye almışlar 1986 yılında. İlk baskısı 1984'te olmuş, zaten bu kitap da birinci baskıdan. Sayfaları geçen yıllarla iyice sararmış, kapaktan ayrılmış. Ama eski kitaplara has o yoğun kokusunu içime çekmek çok hoşuma gidiyor. 2) Kitaplığındaki en yeni kitap   Ben genelde kitaplarımı internetten sipariş ediyorum ve toplu alıyorum. O yüzden aslında en yeni kitaplarım birkaç tane. Ama ben okumak için en heyecanlı olduğumu göstermek istedim. Çok ümitliyim ve seveceğime eminim.Hazır filminin fragmanı da yayınlanmışken hemen okumak istiyorum. 3) Sana hediye gelen bir kitap Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları benim düzenli kitap okumaya başlamamı sağ...

Hakkımda Bilmediğiniz 11 Şey Mimi

Herkese merhaba, yeni bir mim ile karşınızdayım. Bu sefer beni mimleyen  Sade ve Derin . Bloga katılalı zaten çok olmadı, hakkımda muhtemelen hiçbir şey bilmiyorsunuz. Bu sorularla beni biraz daha tanıyın o zaman. İşte hakkımda bilmediğiniz 11 şey: 1) Kendinde sevmediğin özelliğin nedir? Sevmediğim özelliğim yok sanırım. Sadece bazen fazla inatçı olabiliyorum. Bu elimde olan bir şey değil, inadım tuttu mu bir daha geri adım atmam. Bu biraz yorucu olabiliyor bazen. 2) En büyük takıntın nedir? Çok garip takıntılarım var aslında. Çıplak ayak en sevmediğim şeylerden biridir mesela. Bakmak bile hiç hoş değil. Bir de birinin tükürüğü tenime değdinde orayı acıyana kadar silerim. Hatta bazen acısa da devam ederim. Sanki tenime işlemiş ve bir daha çıkmayacakmış gibi hissederim. Ta ki unutana kadar. 3) Kimsenin bilmediği bir sırrın var mı? Tabi ki var. Herkesin vardır. Herkes kendini bir noktaya kadar karşı tarafa açabilir. Bazı şeylerin kimse tarafından bilinmemesi daha güve...