Ana içeriğe atla

Karantina Günlükleri 1 / Webtoon Önerileri

Merhabalaaar. Evet yine uzun zamandan sonra karşınızda bendeniz. Bugün evde geçirdiğim 7. gün. Sizler de evdesiniz, değil mi? Kendi sağlığınız ve çevrenizdekiler sağlığı için sosyal izolasyon çok önemli.

Günlük yaşantımızı bir anda bırakmamız gerekince çoğumuz ne yapacağımızı şaşırdık. Evde ne yapabilirim gerçekten? Sıkılıyorum. Ben birkaç gün size öneriler sunmayı düşünüyorum. Lütfen siz de bana önerilerde bulunun. Saçma olduğunu düşündüğünüz şeyleri de yazın, genelde en eğlenceli olanlar onlar oluyor.

Bugün size Webtoon önereceğim. Öncelikle Webtoon nedir ondan bahsedeyim. Webtoon, online bir çizgi roman sitesi. Mobil uygulamaları da var. Bu sitede basılı çizgi romanlar yok, kullanıcıların kendi yazdığı çizgi romanlar var. Bir göz attığınızda daha iyi anlarsınız muhtemelen. Biz de bir şeyler yayınlayabilir miyiz derseniz, sanırım yayınlayabilirsiniz. Ben hiç denemedim, o yüzden tam bir bilgim yok.

Şimdi gelelim benim en severek okuduğum Webtoonlara.

1) House of Stars (buradan okuyabilirsiniz)

Bu tatlı hikaye tamamen bitti, maalesef. Konusundan kısaca bahsedeyim: Lily, küçük ve sıkıcı bir kasabada yaşayan macera tutkunu bir kız. Fakat ormana giden genç kızlar bir daha geri dönmemeye başlayınca Lily (hiç durur mu?) hemen gidiyor ne var diye bakmaya. Bir de ne görsün? Yeşil tenli, zırhlı bir adam. Bu adam yüzünden de çok garip bir dünyaya gidiyor. Tüm hayatı boyunca aslında üstünde yaşamış olduğu bir dünyaya.

O dünyaya hükmeden gıcık bir kraliçe var tabi. Yeşil tenli muhafızımız Niven'ı insan haline geri döndürmek ve serbest bırakmak için Lily'den mutlu sona sahip bir masal getirmesini istiyor. Yani o dünyada artık olmayan bir şeyi.

Çok kısa bir hikaye, başlamanızla bitirmeniz muhtemelen bir olur. Ben hem konusuna hem de çizim tarzına bayılıyorum.





2) True Beauty (buradan okuyabilirsiniz)

Bu bir genç kızın hayatını anlatıyor. Normalde cildi pek güzel olmayan bu yüzden makyaj hileleriyle kendini güzelleştiren Jugyeong'un yaşantısını okuyoruz. Alttaki resimde iki halini de görebilirsiniz. Ne kadar true bir beauty tartışılır. Suho ve Seojun adında iki tane de yakışıklı delikanlımız var. E haliyle de bir aşk üçgeni ortaya çıkıyor. Bu aralar işler baya karışmaya başlıyor. Umarım sağ salim bu işin üstesinden gelebilirler.


3) Purple Hyacinth (buradan okuyabilirsiniz)




 Ve geldik benim en en en sevdiklerimden birine. Polisiye-gizem türünde bir şey. Lauren bir polis, biri yalan söylediğinde fark etme gibi bir yeteneği var. Tabi bunu kimseye açıklayamadığı için kimse ona inanmıyor. Bu yüzden dedektiflikten polis memurluğuna atmışlar onu. Birinin peşinde ama kimin peşinde neden peşinde pek anlayamadım hâlâ. Neyse bu kişiyi yakalamak için şehrin en acımasız katiliyle iş birliği yapıyor. Bu katil de tüm polis teşkilatının peşinde olduğu Phantom Scythe grubunun en yetenekli suikastçisi Purple Hyacinth. Bu adı almasının nedeni cinayet yerine her zaman mor sümbül bırakması. Bu arada başlangıç için küçük bir ipucu vereyim: Yalanlar kırmızı renkte yazılıyor.



4) I Love Yoo (buradan okuyabilirsiniz)

 Bu hikayenin nasıl başladığını hatırlamıyorum bile. 125 bölüm olmuş, bence normal bir durum hatırlamam. Şu an zaten olaylar karışıyor, neler olduğunu anlamaya yetişemiyorum. Karakterleri çok seviyorum. Hikayenin başından beri hepsinde büyük değişimler oldu. Başkahramanımız Shin-Ae, babasıyla yaşayan bir lise son sınıf öğrencisi. Arkadaşlarının zoruyla gittiği bir partide Nol ile tanışıyor. Nol, şu turuncu saçlı olan. Çok cana yakın biri. Shin-Ae'yle arkadaş olmaya çalışsa da Shin-Ae pek pas vermiyor. Aynı partide Nol'ün abisi Kousuke'yle de tanışıyorlar. Biraz olaylı bir şekilde maalesef. Kousuke Nol'ün aksine son derece can sıkıcı garip bir tip. Tam bir işkolik. Shin-Ae ikisinin kardeş olduğunu bayaaa sonralarda öğreniyor. Webtoon kısaca bu üçünün başından geçen olayları anlatıyor diyebilirim sanırım. Okurken çokça kahkaha attırdı bana. Umarım siz de seversiniz. 




 5) Third Shift Society (buradan okuyabilirsiniz)

Dün başlayıp bugün bitirdiğim en taze önerim. Olayların altı çok dolu değil. Bazı şeyleri yadırgadım. Ama ileride bu boşlukların dolacağını umuyorum. Ellie'nin çalıştığı yer kapandığı için işsiz kalıyor ve hiçbir işte başarılı olamıyor. Bir gün evine dönerken pencereden düşen balkabağı kafalı arkadaşımızı görüyor. Değişik bir yaratıkla savaşmakta olan balkabağı kafalı Ichabod'u kurtarıyor. Böylelikle özel güçleri olduğu açığa çıkıyor ve Ichabod'un partneri olarak paranormal olayları çözme işini kabul ediyor. Kızın bu olayları gayet normal kabul etmesi ve çoğu kişinin de Ichabod gibi değişik fiziksel özellikleri olan insanları yadırgamaması bana olayların geçtiği dünyada bunların normal olduğunu düşündürüyor. Ayrıca başlarda Ichabod polis bizden pek hoşlanmıyor gibi bir şey diyor. Yani herkesin bu kişilerin varlığından haberi var. Bunu kafamda oturtana kadar biraz zorlandım. Bu arada adamın kafası gerçekten balkabağı. Sırf bunu öğrenmek için okumaya başladım ve bir baktım bitmiş. Gayet sürükleyici, diğer sezonunu merakla bekliyorum. 






6) The Witch and The Bull (buradan okuyabilirsiniz)

Bu da yeni okuyup bitirdiğim Webtoonlardan. Aro insan dünyasında yaşayan bir cadı. Hem de en güçlü cadılardan olan takımyıldızı cadısı. Tan ise kralın yardımcısı gibi bir şey. Tüm kuralları o yazıyor ve cadılar için çok katı kurallar koyuyor. Bir gün Tan, Aro'nun hazırladığı bir büyü yüzünden boğaya dönüşüyor. Boğa güreşine çıkarılmışken Aro onu kurtarıyor ve büyüsün bozmak için ona yardım etmeye karar veriyor. Daha çok yeni bir hikaye ama ben şimdiden çok sevdim. Bazı küçük ayrıntılarla olayları çok farklı bir boyuta çekiyor.



Evet ben önerilerimin sonuna geldim. Okuyup sevdiğim daha bir sürü Webtoon var ama bunlar şu anlık başı çekenler. Sizin de okuyup önerdiğiniz Webtoonlar varsa önerilere açığım. Bu aralar en büyük aktivitem bunları okumak zaten. Evde olunca daha çok kitap okurum sanmıştım ama tahmin ettiğim gibi olmadı maalesef. Baya nadiren alıyorum elime. Bu durum için de tavsiyeleriniz varsa lütfen söyleyin. Aynı şekilde farklı etkinlik fikirlerinizi de bekliyorum. Görüşürüz.

Not: Çizim tarzlarını da görebilmeniz için birkaç fotoğraf koydum bölümlerden. Ama ben bu şekilde kolajladım. Yani normalde oklar falan yok. Aşağı kaydırma şeklinde ilerliyor. Girip bakarsanız daha iyi anlarsınız sanırım.:)




Yorumlar

  1. Ayayay! Webtoon okumayı seviyorum, Türkçeye çevrilmiş webtoonları da okuyorum uygulamasından da birkaç tane okumuştum, yine internetten İngilizce olarak da okudum. Uygulamasından çok fazla okumadığımdan çok bilgim de yoktu önerdiğin iyi oldu çook teşekkür ederim <3 -fazlaca 'çok'ku bir cümle oldu :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim:) Ben de başlarda Türkçe çevirileri okuyordum ama onların bazı kısımları eksik oluyordu ve yeni bölümlerin çevrilmesi uzun sürüyordu. Ben de dedim ki sizi mi bekleyeceğim ingilizce okurum. İngilizce kelime bilgimi fazlasıyla arttırdı.

      Sil
  2. Ne mutlu bana, size seveceğiniz bir içerik sunabildiysem:)

    YanıtlaSil
  3. Benzetme konusunda bir yorum yapamayacağım, asya dizilerini pek izlemiyorum. Bir güncelleme yapıp hepsine link ekleyeyim hemen:)

    YanıtlaSil
  4. Hepsinin linkini ekledim. Keyifli okumalar:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Mimi

  Mimleri cevaplamayı hep çok sevdim. Bu sefer de ben bir tane yapayım dedim. Daha önceden birçok kitap mimi yapılmıştır illa ki, benim yazdığım sorulardan birkaçı da onlarda vardır. Ama yeniden cevaplamış olalım. Belki cevaplarımız değişmiştir. 1) Kitaplığındaki en eski kitap Benim kitaplığımda bulunan en eski kitap Fido. Anneme ablaları hediye almışlar 1986 yılında. İlk baskısı 1984'te olmuş, zaten bu kitap da birinci baskıdan. Sayfaları geçen yıllarla iyice sararmış, kapaktan ayrılmış. Ama eski kitaplara has o yoğun kokusunu içime çekmek çok hoşuma gidiyor. 2) Kitaplığındaki en yeni kitap   Ben genelde kitaplarımı internetten sipariş ediyorum ve toplu alıyorum. O yüzden aslında en yeni kitaplarım birkaç tane. Ama ben okumak için en heyecanlı olduğumu göstermek istedim. Çok ümitliyim ve seveceğime eminim.Hazır filminin fragmanı da yayınlanmışken hemen okumak istiyorum. 3) Sana hediye gelen bir kitap Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları benim düzenli kitap okumaya başlamamı sağl

Değişimin İlk Günü

Yeni bir hafta başlangıcı, yeni alışkanlıklar kazanmaya başlamak için harika bir zaman. Benim kazanmak istediğim yeni alışkanlık erken kalkmak. Uykuyu çok seven biri olarak bu benim için çok zorlayıcı bir şey. Gece bir şeyler yapmayı çok seviyorum, sabah uykularını da aynı şekilde. Zaten gece geç yatınca uyanmam öğle saatlerini buluyor. Fakat okul dışında erken kalkmayı başardığım birkaç nadir günde çok mutlu hissettiğimi fark ettim hep. 9'da kalktığımda -ki bu benim için çok erken bir saat- 12'ye kadar çok fazla iş hallediyorum. O üç saatlik zaman dilimi sanki apayrı bir gün gibi. Öğle ezanına kadar ne yapabilirsem en verimli şeyler onlar oluyor, öğleden sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Bugün ise sabah namazına kalktım, yaklaşık 6.20 gibi, ve sonrasında bir daha uyumadım. Namaz, ayılma ve birkaç küçük şeyden sonra 7 gibi günümü başlattım.  Derslerim 9'da başlıyor, yani iki saatim vardı. Önce bir süredir ilgilenemediğim İspanyolca'yla ilgilendim. Birkaç alıştırma yapt

Ağaç Ev Sohbetleri - 58

Merhabalaar! Bu haftanın ağaç ev sohbetleriyle geldim yine. Konusu çok hoşuma gitti, hemen  yazayım dedim. Zaten sevdiğim havalarla ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum, güzel denk geldi. Sevgili Andromeda bulmuş konuyu. Teşekkür edelim ona da bu güzel konu için:) "Hangi mevsimin insanısınız, neden?" Tüm mevsimler çok güzel elbet. İyi ki hepsini yaşayabilen bir ülkedeyiz. Hepsini tadabilmek çok büyük zevk. Yaz olmadan kış, kış olmadan yaz anlaşılmazdı yoksa. Soğuk havalara aşığım. Isınmak serinlemekten daha kolay geliyor bana, üşüdüğümde sırtıma bir hırka alıp sorunu çözebiliyorum ama bir sıcak bastı mı vay halime. Yazı pek sevemiyorum o yüzden. Doya doya dondurma yiyebilme kısmı var ama orası çok güzel. Bir de piknik sezonu açılıyor, pikniğe de bayılırım. İlkbahar da güzel bu arada. Çiçekler, ağaçlar, hayvanlar uyanıyor hep beraber. Yaşam yeniden yüklenmiş gibi olmuyor mu ama? Her yer yeşil yeşil, mis gibi hava, ohhh. Sonbaharı biraz daha fazla severim. Hem yeni bir okul/iş